İlyas Coşkun
Polonya asıllı Yahudi Herschel
Grynszpan, Naziler nedeniyle kaybettiği ailesinin intikamını almak için
Paris’teki Alman elçiliğini bastığında tarih, 7 Kasım 1938’di. Grynszpan’ın bu eylemi
sonucu yaralanan Diplomat Ernst vom Rath, 9 Kasım günü öldü. O gün Alman
faşizminin üst düzey yöneticileri, Hitler’in 1923’de giriştiği ancak başarısız
olduğu Birahane Darbesi’nin yıl dönümü etkinliklerine katılmak için Münih’te
bulunuyordu. Propaganda Bakanı Joseph Goebbels kürsüden yaptığı konuşmada,
Paris’teki saldırıyı bireysel bir eylem değil geniş bir komplonun parçası
olarak gördüklerini ilan etti. Konuşmanın içeriği Yahudilere yönelik yeni bir
saldırı dalgasına yol açacak nitelikteydi, öyle de oldu. 9 Kasım akşamı Almanya
çapında başlayan kıyım, birkaç gün sürdü. Sonucunda en az 91 Yahudi katledildi,
yüzlercesi yaralandı. Çok sayıda Sinanog saldırıya uğradı, kimisi yakılıp
yıkıldı. Binlerce işyeri yağmalandı, 30 bin kadar Yahudi toplama kamplarına gönderildi.
Tarihçiler o günleri Kristal gece, Kasım Katliamı ya da Kıyımı olarak not düştü. [1]
Almanya’nın sadece bir şehrinde,
Bad Hersfeld’de, Naziler Goebbels’in işaret fişeğini bile beklemeden Yahudi
halkına yönelik saldırılarına bir gün önceden başlamıştı.[2]
Tarih, Kasım Katliamı’nda ilk Sinagog’un 8 Kasım günü Bad Hersfeld’de yakılarak
yıkıldığına şahit oldu. Kristal Gece ile Yahudilerin maruz kalacağı hangi acı,
işkence ve zulüm varsa, Bad Hersfeld’dekiler bir gün önceden yaşadı.
Bugün ise Kasım Kıyımı nedeniyle
Almanya’nın çeşitli şehirlerinde yapılan anma etkinlikleri ile yaşanan katliam
ve trajedilerin daha iyi anlaşılması, genç kuşaklarla paylaşılması üzerinde
özellikle durulan bir husus. Bu kapsamda Bad Hersfeld kentinde de 12 Kasım günü
bir etkinlik düzenlendi. Bad Hersfeld-Rotenburg Yahudi ve Hristiyan Topluluğu[3] ile Bad Hersfeld Tarih Derneği’nin ortaklaşa
düzenlediği etkinlikte rotamız, 2010 yılında kentte başlatılan ve halen devam
eden Tökezleme Taşı[4] projesi
kapsamında yerleştirilen parke taşları[5]
ve Yahudi anıtıydı. Gezi kapsamında, Nazi Almanyası döneminde Yahudilere ait
konut ve işyerlerinin önüne konan ve görünür yüzünde orada yaşamış kişinin
bilgilerinin yer aldığı tunç levha kaplı parke taşları ziyaret edildi. Rehberimiz
Werner Schnitzlein, taşların üzerinde yazan isimlerin hayat hikayelerini,
yaşadıkları dönem ve maruz kaldıkları zulümleri katılımcılarla paylaştı. Schnitzlein’e
göre şuan kente 60, Avrupa çapında ise 60 bin Tökezleme Taşı yerleştirilmiş
durumda.
Tökezleme Taşı
Tökezleme Taşı
Schnitzlein, bugün bir
İtalyana ait olan ve kafe olarak işletilen mekanın önündeki Tökezleme Taşını
anlatırken
Etkinliğin son durağı, 8 Kasım’daki saldırıda yakılarak yıkılan Sinagog’un tam karşısında yer alan Yahudi anıtı oldu. Bugün kentte Yahudilere ait bir ibadethane yok ve eskiden Sinagog olan yerde şuan kentin sineması yer alıyor. Schnitzlein bize, anıtta yer alan ve Naziler tarafından kentte katledilmiş Yahudilerin isimlerinin olduğu plakanın geçen sene iki defa saldırıya uğradığını anlatıyor. Anıtın bulunduğu mekanın, kent sakinlerinin günlük yaşamda kolaylıkla karşılaşabilecekleri bir yerde olmaması bu saldırıları mümkün kılmış olabilir. Oradan ayrılmadan önce son olarak rehberimiz, anıtın gelecek sene daha görünür ve insan hareketliliğinin olduğu Katolik Kilisesi’nin yakınına taşınmasının gündemde olduğunu söylüyor.
Bad Hersfeld’deki Yahudi
Anıtı
Daha önce iki defa tahrip edilen ve yeniden yapılan plaka
Eski Sinagog yeri. Şimdi üzerinde bir sinema salonu var
Yaklaşık bir saatlik gezinin ardından, söyleşi için sözleştiğimiz Schnitzlein ile Bad Hersfeld Tarih Derneği’nde buluştuk. Schnitzlein, Tarih Derneği üyeliğinin yanında Bad Hersfeld-Rotenburg Yahudi ve Hıristiyan Topluluğu’nun da aktif bir üyesi. Kendisiyle yaptığımız söyleşiyi, arada derneğin Muhasebecisi Sebastian Hild’in önemli katkısını da ekleyerek sizlerle paylaşıyoruz.
Werner Schnitzlein
Öncelikle bugün
gerçekleştirdiğiniz etkinlik, derneğiniz ve sizin için ne anlam ifade ediyor?
Schnitzlein: Taşların
yerleştirilmesiyle ilgili projeye 2010 yılında başladık. Ancak geçen zamana
rağmen kamuoyunun bilincinde yer edinebilmiş değil. Yerdeki 10x10 cm
büyüklüğündeki taşların neden orada oldukları ve ne anlama geldikleri çoğu kişi
tarafından bilinmiyor. Bir farkındalık yaratmak adına gruplar halinde, şehir
içinde taşların olduğu yerlere geziler düzenliyoruz. Taşlar vesilesiyle tarihi
tekrar hatırlatmak istiyoruz. Bu nedenle bu tür etkinlikler bizim için
önemli.
- Taşların önüne konulduğu ev,
işyeri gibi mülklerin sahipleri bu projeyi nasıl karşıladı?
Schnitzlein: Taşlar
yerleştirilmeden önce mutlaka mülk sahibine söyleniyor. Ön yargı ya da negatif
yaklaşımın gösterildiği çok az vaka oldu.
Genelde olumlu karşılandı. Örneğin son ziyaret ettiğimiz kafenin
önündeki taş yerleştirilirken mekanın sahibi yapılması konusunda teşvik edici
bir yaklaşım sergiledi.
- Olumsuz vaka sayısı az dediniz. Daha
iyi anlamak açısından soruyorum, ne gibi olumsuzluklardı bunlar?
Schnitzlein: Evlerinde daha önce
Yahudilerin oturduğunun bilinmesini istemediler. Yani, sosyal çevrelerinden ‘Senin
ailen geçmişte Yahudilere ait bir mülkü gasp mı etti?’ şeklinde sorularla
muhatap olmak istemiyorlar. Kendilerinin, geçmişteki aile büyüklerinin bu
şekilde anılmasından korkuyorlar. Nazi rejiminde Bad Hersfeld’de kamplara
gönderilmeyen ve şehirde kalan Yahudiler, sonrasında zorla evlerinden
çıkartılmış ve eşyalarına el konulmuştu. Daha sonra rejim tarafından bu eşyalar
kendi deyimleriyle ‘safkan’ olan Almanlara çok ucuza satılmıştı. Böyle bir tarihsel gerçekliğe rağmen son
dönemde döşenen taşlar konusunda sadece bir olumsuz örnekle karşılaştık. Yani
bu tür olumsuzluklar genel yaklaşımı temsil etmiyor.
- Bad Hersfeld’de, Nazi Almanyası
döneminde ve bugün ne kadar Yahudi yaşıyor? Buna ilişkin bir bilgi var mı?
Schnitzlein: Bu konuyu içeren
çalışmalar var. Örneğin Sayın Otto Abbes’in kitabında bu tür verilere
ulaşabilirsiniz. Ne yazık ki size şuan bir rakam veremeyeceğim. Ancak o dönemde
Yahudiler, toplumun önemli bir parçasıydı. Örneğin burada Rhina isimli bir köy
var ve 19. yy.’ın sonunda köy halkının çoğunluğunun Yahudi, az bir kısmının ise
Hristiyan olduğunu biliyoruz. Bugün ise kentte çok çok az Yahudi var.
Özellikle 1990’ların başında Rusya’dan buraya göç eden Yahudilerle birlikte toplulukları
yeniden oluştu. Ancak bir cemaatleri veya ibadet edebilecekleri Sinagog’ları
yok.
- O dönem Yahudilere ait
mülklerin tekrar sahiplerine iadesi konusunda
bir çalışma, girişim oldu mu?
Schnitzlein: Bu konuda bir
çalışma oldu. Özellikle mülklerin maddi değerleri sahiplerine ödendi. Elbette
maddi karşılık insanların kalplerinde açılan yaraları kapatmaya, tedavi etmeye
yetmez ancak önemli bir adım olarak yapıldı. Hatta bir önceki belediye
başkanımız kentteki Yahudi tarihi konusunda çok hassastı. O dönem Bad
Hersfeld’den kamplara gönderilmiş ve hayatta kalmayı başarmış sonrasında ise
ABD, İsrail gibi ülkelere gitmiş olan insanları şehre, kendi vatanlarına davet
ediyordu.
- Etkinlikte gençler yoktu.
Neredeyse herkes kırk yaş ve üstüydü. Gençler bu tür tarihi etkinliklere neden
ilgisiz?
Schnitzlein: Aslında tam olarak
böyle değil. Tarih Derneğinin yapısı, evet genel olarak belli bir yaş üstü
kişilerden oluşuyor ve bugünkü etkinlikte de katılımcılar, dediğiniz gibi
gençler değildi. Ancak gençlerle de geziler düzenlendi. Şehirdeki projenin
başlangıcı 2010 ve 2011’de de taşlar döşenmeye başlandı. O yıl okullarla
projeler yaptık. Gençlerin, öğretmenlerin ilgisi yoğun oldu. Diğer yandan
gençler için bu olaylar, tarih. İki nesil öncesinde yaşananlar. Kişisel olarak
çok fazla ilgilerini çekmiyor.
Hild: Araya giriyorum ancak bunu
belirtmek istiyorum. Bence gençlerin tarihe olan ilgisi azalıyor. Kentimizde
büyük bir lisemiz var. Orada her sene öğrencilerin ders seçimiyle tarih
sınıfları oluşurdu. Öğrenciler projeler hazırlar, biz de Tarih Derneği olarak
iyi projeleri ödüllendirirdik. Ancak ilk defa bu sene gerçekleştiremedik. Çünkü
sınıf oluşturulamadı.
Schnitzlein: Ancak hayli faal
öğrenci ve öğretmenler de var. Mesela bahsedilen lisede bir hocamız her sene
öğrencilerini, bir bilinç elde etmeleri için Auschwitz’e götürüyor. Proje
kapsamında döşenen bu taşların kaybolmaması, görünür olması için düzenli olarak
temizlenmesi ve parlatılmasını sağlıyoruz. Örneğin Kilisede faal olan gençleri
de öğrenmeleri için bu çalışmalara katıyoruz.
- Irkçılığın Almanya ve
Avrupa’da yarattığı tahribata rağmen
bugün ülkenizde AfD gibi bir parti ciddi oy alabiliyor. Bir tarihçi olarak
AfD’ye olan bu ilgiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Schnitzlein: Böylesi bir akıma
kendini kaptıran insanlara akıl erdiremiyorum. İnsanların korkuları üzerinden
politika yapan bir parti, AfD. Diğer yandan bu partiye muhalefet eden akımların
insanları aydınlatmasını önemli buluyorum. Derneğimizin önemli amaçlarından
birisi, tarihten ders çıkaracağımız bilgileri bir araya getirmek. Buna benzer
girişimlerin artması ve insanlarla buluşması tarihin doğru anlaşılması için
katkı sağlayacaktır. Son olarak şunu söylemek istiyorum. Benim için önemli olan
insanların bilincine yaklaşmak, ülkemizde yaşanan gerçeklikleri insanlara
anlatmak ve bir daha olmaması için çaba harcamaktır. Bunun için mücadele
ediyorum.
NOT: Kaynakların bulunması ve söyleşinin gerçekleşmesinde Almanca katkı sunan Ayşegül T. Doğan'a teşekkür ederim.
[1] Daha
ayrıntılı bilgi için; “Kristallnacht”, www.britannica.com.
“Kristal Gece” , www.ushmm.org
[2] Dr.
Heinrich Nuhn, Stolpern mit Herz und Verstand, Hrsg. Stolperstein-Initiative
Bad Hersfeld, Mai 2016, S.4
[3] Derneğin
Almanca Adı: Gesellschaft für Christlich-Jüdische Zusammenarbeit Bad
Hersfeld-Rotenburg
[4]
Almancası için; Stolpersteine
[5] Proje,
Alman Sanatçı Gunter Demnig tarafından başlatıldı ve şuan Almanya’nın ve hatta
Avrupa’nın birçok şehrinde örnekleri mevcut. Daha ayrıntılı bilgi için; “Yahudi
Soykırımı Kurbanlarının Tökezleme Taşları”, www.deutschland.de/tr







Hiç yorum yok:
Yorum Gönder