4 Aralık 2016 Pazar

Tarihte kanlı bir sayfa: Kristal Gece

İlyas Coşkun

Polonya asıllı Yahudi Herschel Grynszpan, Naziler nedeniyle kaybettiği ailesinin intikamını almak için Paris’teki Alman elçiliğini bastığında tarih, 7 Kasım 1938’di. Grynszpan’ın bu eylemi sonucu yaralanan Diplomat Ernst vom Rath, 9 Kasım günü öldü. O gün Alman faşizminin üst düzey yöneticileri, Hitler’in 1923’de giriştiği ancak başarısız olduğu Birahane Darbesi’nin yıl dönümü etkinliklerine katılmak için Münih’te bulunuyordu. Propaganda Bakanı Joseph Goebbels kürsüden yaptığı konuşmada, Paris’teki saldırıyı bireysel bir eylem değil geniş bir komplonun parçası olarak gördüklerini ilan etti. Konuşmanın içeriği Yahudilere yönelik yeni bir saldırı dalgasına yol açacak nitelikteydi, öyle de oldu. 9 Kasım akşamı Almanya çapında başlayan kıyım, birkaç gün sürdü. Sonucunda en az 91 Yahudi katledildi, yüzlercesi yaralandı. Çok sayıda Sinanog saldırıya uğradı, kimisi yakılıp yıkıldı. Binlerce işyeri yağmalandı, 30 bin kadar Yahudi toplama kamplarına gönderildi. Tarihçiler o günleri Kristal gece, Kasım Katliamı ya da Kıyımı olarak not düştü. [1]  

Almanya’nın sadece bir şehrinde, Bad Hersfeld’de, Naziler Goebbels’in işaret fişeğini bile beklemeden Yahudi halkına yönelik saldırılarına bir gün önceden başlamıştı.[2] Tarih, Kasım Katliamı’nda ilk Sinagog’un 8 Kasım günü Bad Hersfeld’de yakılarak yıkıldığına şahit oldu. Kristal Gece ile Yahudilerin maruz kalacağı hangi acı, işkence ve zulüm varsa, Bad Hersfeld’dekiler bir gün önceden yaşadı.

Bugün ise Kasım Kıyımı nedeniyle Almanya’nın çeşitli şehirlerinde yapılan anma etkinlikleri ile yaşanan katliam ve trajedilerin daha iyi anlaşılması, genç kuşaklarla paylaşılması üzerinde özellikle durulan bir husus. Bu kapsamda Bad Hersfeld kentinde de 12 Kasım günü bir etkinlik düzenlendi. Bad Hersfeld-Rotenburg Yahudi ve Hristiyan Topluluğu[3] ile Bad Hersfeld Tarih Derneği’nin ortaklaşa düzenlediği etkinlikte rotamız, 2010 yılında kentte başlatılan ve halen devam eden Tökezleme Taşı[4] projesi kapsamında yerleştirilen parke taşları[5] ve Yahudi anıtıydı. Gezi kapsamında, Nazi Almanyası döneminde Yahudilere ait konut ve işyerlerinin önüne konan ve görünür yüzünde orada yaşamış kişinin bilgilerinin yer aldığı tunç levha kaplı parke taşları ziyaret edildi. Rehberimiz Werner Schnitzlein, taşların üzerinde yazan isimlerin hayat hikayelerini, yaşadıkları dönem ve maruz kaldıkları zulümleri katılımcılarla paylaştı. Schnitzlein’e göre şuan kente 60, Avrupa çapında ise 60 bin Tökezleme Taşı yerleştirilmiş durumda.

Tökezleme Taşı     
            



















Tökezleme Taşı




















Schnitzlein, bugün bir İtalyana ait olan ve kafe olarak işletilen mekanın önündeki Tökezleme Taşını anlatırken




















Etkinliğin son durağı, 8 Kasım’daki saldırıda yakılarak yıkılan Sinagog’un tam karşısında yer alan Yahudi anıtı oldu. Bugün kentte Yahudilere ait bir ibadethane yok ve eskiden Sinagog olan yerde şuan kentin sineması yer alıyor. Schnitzlein bize, anıtta yer alan ve Naziler tarafından kentte katledilmiş Yahudilerin isimlerinin olduğu plakanın geçen sene iki defa saldırıya uğradığını anlatıyor. Anıtın bulunduğu mekanın, kent sakinlerinin günlük yaşamda kolaylıkla karşılaşabilecekleri bir yerde olmaması bu saldırıları mümkün kılmış olabilir. Oradan ayrılmadan önce son olarak rehberimiz, anıtın gelecek sene daha görünür ve insan hareketliliğinin olduğu Katolik Kilisesi’nin yakınına taşınmasının gündemde olduğunu söylüyor.

Bad Hersfeld’deki Yahudi Anıtı     




















Daha önce iki defa tahrip edilen ve yeniden yapılan plaka

























Eski Sinagog yeri. Şimdi üzerinde bir sinema salonu var




















Yaklaşık bir saatlik gezinin ardından, söyleşi için sözleştiğimiz Schnitzlein ile Bad Hersfeld Tarih Derneği’nde buluştuk. Schnitzlein, Tarih Derneği üyeliğinin yanında Bad Hersfeld-Rotenburg Yahudi ve Hıristiyan Topluluğu’nun da aktif bir üyesi. Kendisiyle yaptığımız söyleşiyi, arada derneğin Muhasebecisi Sebastian Hild’in önemli katkısını da ekleyerek sizlerle paylaşıyoruz.

Werner Schnitzlein

























Öncelikle bugün gerçekleştirdiğiniz etkinlik, derneğiniz ve sizin için ne anlam ifade ediyor?
Schnitzlein: Taşların yerleştirilmesiyle ilgili projeye 2010 yılında başladık. Ancak geçen zamana rağmen kamuoyunun bilincinde yer edinebilmiş değil. Yerdeki 10x10 cm büyüklüğündeki taşların neden orada oldukları ve ne anlama geldikleri çoğu kişi tarafından bilinmiyor. Bir farkındalık yaratmak adına gruplar halinde, şehir içinde taşların olduğu yerlere geziler düzenliyoruz. Taşlar vesilesiyle tarihi tekrar hatırlatmak istiyoruz. Bu nedenle bu tür etkinlikler bizim için önemli.   

- Taşların önüne konulduğu ev, işyeri gibi mülklerin sahipleri bu projeyi nasıl karşıladı?
Schnitzlein: Taşlar yerleştirilmeden önce mutlaka mülk sahibine söyleniyor. Ön yargı ya da negatif yaklaşımın gösterildiği çok az vaka oldu.  Genelde olumlu karşılandı. Örneğin son ziyaret ettiğimiz kafenin önündeki taş yerleştirilirken mekanın sahibi yapılması konusunda teşvik edici bir yaklaşım sergiledi.

- Olumsuz vaka sayısı az dediniz. Daha iyi anlamak açısından soruyorum, ne gibi olumsuzluklardı bunlar?
Schnitzlein: Evlerinde daha önce Yahudilerin oturduğunun bilinmesini istemediler. Yani, sosyal çevrelerinden ‘Senin ailen geçmişte Yahudilere ait bir mülkü gasp mı etti?’ şeklinde sorularla muhatap olmak istemiyorlar. Kendilerinin, geçmişteki aile büyüklerinin bu şekilde anılmasından korkuyorlar. Nazi rejiminde Bad Hersfeld’de kamplara gönderilmeyen ve şehirde kalan Yahudiler, sonrasında zorla evlerinden çıkartılmış ve eşyalarına el konulmuştu. Daha sonra rejim tarafından bu eşyalar kendi deyimleriyle ‘safkan’ olan Almanlara çok ucuza satılmıştı. Böyle bir tarihsel gerçekliğe rağmen son dönemde döşenen taşlar konusunda sadece bir olumsuz örnekle karşılaştık. Yani bu tür olumsuzluklar genel yaklaşımı temsil etmiyor.

- Bad Hersfeld’de, Nazi Almanyası döneminde ve bugün ne kadar Yahudi yaşıyor? Buna ilişkin bir bilgi var mı?
Schnitzlein: Bu konuyu içeren çalışmalar var. Örneğin Sayın Otto Abbes’in kitabında bu tür verilere ulaşabilirsiniz. Ne yazık ki size şuan bir rakam veremeyeceğim. Ancak o dönemde Yahudiler, toplumun önemli bir parçasıydı. Örneğin burada Rhina isimli bir köy var ve 19. yy.’ın sonunda köy halkının çoğunluğunun Yahudi, az bir kısmının ise Hristiyan olduğunu biliyoruz. Bugün ise kentte çok çok az Yahudi var. Özellikle 1990’ların başında Rusya’dan buraya göç eden Yahudilerle birlikte toplulukları yeniden oluştu. Ancak bir cemaatleri veya ibadet edebilecekleri Sinagog’ları yok.

- O dönem Yahudilere ait mülklerin tekrar sahiplerine iadesi  konusunda bir çalışma, girişim oldu mu?
Schnitzlein: Bu konuda bir çalışma oldu. Özellikle mülklerin maddi değerleri sahiplerine ödendi. Elbette maddi karşılık insanların kalplerinde açılan yaraları kapatmaya, tedavi etmeye yetmez ancak önemli bir adım olarak yapıldı. Hatta bir önceki belediye başkanımız kentteki Yahudi tarihi konusunda çok hassastı. O dönem Bad Hersfeld’den kamplara gönderilmiş ve hayatta kalmayı başarmış sonrasında ise ABD, İsrail gibi ülkelere gitmiş olan insanları şehre, kendi vatanlarına davet ediyordu.

- Etkinlikte gençler yoktu. Neredeyse herkes kırk yaş ve üstüydü. Gençler bu tür tarihi etkinliklere neden ilgisiz?
Schnitzlein: Aslında tam olarak böyle değil. Tarih Derneğinin yapısı, evet genel olarak belli bir yaş üstü kişilerden oluşuyor ve bugünkü etkinlikte de katılımcılar, dediğiniz gibi gençler değildi. Ancak gençlerle de geziler düzenlendi. Şehirdeki projenin başlangıcı 2010 ve 2011’de de taşlar döşenmeye başlandı. O yıl okullarla projeler yaptık. Gençlerin, öğretmenlerin ilgisi yoğun oldu. Diğer yandan gençler için bu olaylar, tarih. İki nesil öncesinde yaşananlar. Kişisel olarak çok fazla ilgilerini çekmiyor.

Hild: Araya giriyorum ancak bunu belirtmek istiyorum. Bence gençlerin tarihe olan ilgisi azalıyor. Kentimizde büyük bir lisemiz var. Orada her sene öğrencilerin ders seçimiyle tarih sınıfları oluşurdu. Öğrenciler projeler hazırlar, biz de Tarih Derneği olarak iyi projeleri ödüllendirirdik. Ancak ilk defa bu sene gerçekleştiremedik. Çünkü sınıf oluşturulamadı.

Schnitzlein: Ancak hayli faal öğrenci ve öğretmenler de var. Mesela bahsedilen lisede bir hocamız her sene öğrencilerini, bir bilinç elde etmeleri için Auschwitz’e götürüyor. Proje kapsamında döşenen bu taşların kaybolmaması, görünür olması için düzenli olarak temizlenmesi ve parlatılmasını sağlıyoruz. Örneğin Kilisede faal olan gençleri de öğrenmeleri için bu çalışmalara katıyoruz.

- Irkçılığın Almanya ve Avrupa’da  yarattığı tahribata rağmen bugün ülkenizde AfD gibi bir parti ciddi oy alabiliyor. Bir tarihçi olarak AfD’ye olan bu ilgiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Schnitzlein: Böylesi bir akıma kendini kaptıran insanlara akıl erdiremiyorum. İnsanların korkuları üzerinden politika yapan bir parti, AfD. Diğer yandan bu partiye muhalefet eden akımların insanları aydınlatmasını önemli buluyorum. Derneğimizin önemli amaçlarından birisi, tarihten ders çıkaracağımız bilgileri bir araya getirmek. Buna benzer girişimlerin artması ve insanlarla buluşması tarihin doğru anlaşılması için katkı sağlayacaktır. Son olarak şunu söylemek istiyorum. Benim için önemli olan insanların bilincine yaklaşmak, ülkemizde yaşanan gerçeklikleri insanlara anlatmak ve bir daha olmaması için çaba harcamaktır. Bunun için mücadele ediyorum.

NOT: Kaynakların bulunması ve söyleşinin gerçekleşmesinde Almanca katkı sunan Ayşegül T. Doğan'a teşekkür ederim.


[1] Daha ayrıntılı bilgi için; “Kristallnacht”, www.britannica.com.
“Kristal Gece” , www.ushmm.org
[2] Dr. Heinrich Nuhn, Stolpern mit Herz und Verstand, Hrsg. Stolperstein-Initiative Bad Hersfeld, Mai 2016, S.4
[3] Derneğin Almanca Adı: Gesellschaft für Christlich-Jüdische Zusammenarbeit Bad Hersfeld-Rotenburg
[4] Almancası için; Stolpersteine
[5] Proje, Alman Sanatçı Gunter Demnig tarafından başlatıldı ve şuan Almanya’nın ve hatta Avrupa’nın birçok şehrinde örnekleri mevcut. Daha ayrıntılı bilgi için; “Yahudi Soykırımı Kurbanlarının Tökezleme Taşları”, www.deutschland.de/tr 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder