4 Aralık 2016 Pazar

Alfa Noktası: Tarihin yanlı anlatımı

İlyas Coşkun

Almanya’nın doğu ve batı olarak ikiye bölünmesi ve bunun yarattığı trajedi, bugün hala ilgi çeken bir konu. O döneme dair eserleri bünyesine katan ve teknik anlamda gelişkin müzeler ve organize edilen tarih gezileri yoluyla genç kuşakların yaşanan acıları daha iyi anlaması amaçlanıyor. Elbette tarih anlatımında ve dönem koşullarının tasvirinde nesnellik oldukça önemli. Ayrıca neyi anlattığınız kadar nasıl anlattığınız da üzerinde düşünülmesi gereken diğer bir husus. Doğu ve Batı Almanya’yı birbirinden ayıran sınır hattının üzerinde bulunan Alfa Noktası[1]’na yaptığımız gezi[2], çarpıtılmış tarih sunumunu gözler önüne sermesi açısından bize ilginç bir imkan sundu.

Alfa Noktası; iki Almanya zamanında Rhön dağlarını bölerek ilerleyen sınır hattı üzerinde yer alan eski bir kontrol noktası. Bölgenin Batı Almanya tarafında Hessen eyaletine bağlı Rasdorf kasabası, Doğu Almanya tarafında ise Thüringen eyaletine bağlı Geisa kasabası yer alıyor. Soğuk savaş döneminde Alfa Noktası, Varşova Paktı’ndan beklenen muhtemel saldırı hatlarının biri üzerinde yer aldığı gerekçesiyle de bir ABD üssüne ev sahipliği yaptı[3]. İki Almanya’nın birleşmesinden sonra ise tesis, bir müze olarak meraklıların ziyaretine açıldı. Mekana ve önemine dair bu kısa bilgilendirmeden sonra gezinin içeriğine geçebiliriz.

Alfa Noktası’nın müze kısmı


Üstteki fotoğrafta gördüğünüz Sınır Üstündeki Ev[4], içerisinde özellikle Alman Demokratik Cumhuriyeti (DDR) dönemine dair eserleri (askeri kıyafetler, silahlar, Trabant model araçlar, resmi belgeler, tanıklıkları içeren videolar, dönem fotoğrafları, vb. ) ziyaretçilerle buluşturuyor. Bu yapı, Alfa Noktası ile birlikte müzenin iki ana bölümünden birisi. Ayrıca benzer birçok tesiste olduğu gibi burada da Berlin duvarından bir bölüm, bina dışında ziyaretçilerin ilgisine sunuluyor. Elbette duvarın DDR tarafı gri ve Federal Almanya Cumhuriyeti (BRD) tarafı ise renkli.

Müze önünde ziyaretçilerin ilgisine sunulan Berlin duvarından bir bölüm
  





















(Soldan sağa) Churcill, Truman ve Stalin


Truman ve Zhdanov’un fotoğraflarının hemen karşısında ise, Almanyalı Sanatçı Mirko Szwecxuk’un[5] üç çalışması bulunuyor. O dönemki propagandanın boyutu açısından özellikle ilk iki çalışma dikkate değer. Her iki resim de Marshall Planı hakkında sanatçının görüşünü ortaya koyuyor. İlk resimde Szwecxuk, ABD’yi temsilen Sam Amca’yı, SSCB’ni temsilen ise Stalin’i çalışmasına katıyor. İki karşıt ideolojiyi simgeleyen bu kişilerin etrafında ise çocuk olarak tasvir edilen Avrupa ülkeleri yer alıyor. Sam Amca, kolundaki sepetten çocuklara hediyeler dağıtırken Stalin’in yaptığı sadece uyarı ve ikazlarda bulunmak oluyor. Güler yüzlü Sam Amca’ya karşılık asıt suratlı Stalin. Marshall yardımı ile mutlu olan kapitalist batı devletleri ile komünizm baskısı altında mutsuz yaşayan doğu bloku ülkeleri!

Sam Amca ve Stalin


Szwecxuk’un yine Marshall Planını konu edinen ikinci çalışmasında ise, ABD’den Marshall Planı ile gelecek yardımı dört gözle bekleyen Avrupalı bir aileyi resmediyor. Güneş gibi yüksekte resmedilen yardım paketi hacmiyle hemen dikkati çekiyor. Yardım paketinin üzerinde ise ABD’nin simgesi Özgürlük Heykeli, adeta gelecek yardımın hür bir ülkeden gönderildiğinin habercisi. Avrupa’ya doğru ilerleyen geminin ihtişamı, yardımın ne kadar büyük olduğuna gönderme yapıyor olabilir. Gözleri ufukta bekleyen aile ise Avrupanın bu yardıma olan ihtiyacının altını çiziyor, dersek sanırım yanlış olmaz.

Marshall Planı ile gelecek yardımı bekleyen Avrupalı bir aile







































Müze boyunca SSCB hakkında ‘yayılmacı, tehditkar, işgalci’, liderleri Stalin hakkında ise ‘diktatör’ tanımlamalarını görmeniz mümkün. Ayrıca Doğu Almanya için sunulan eserler, ülkenin koca bir cezaevi olduğu ve bilimsel ve teknik her türlü girişimin birinci amacının, sınır güvenliğini daha da geliştirmek fikri üzerinde yükseldiğini anlatıyor. Diğer yandan Batı Almanya’da konuşlanmış, ABD başta olmak üzere kapitalist ülkelerin askeri birlikleri için en ufak olumsuz bir yorum bulunmuyor.
Alfa-1: ABD askerlerinin olduğu Alfa Noktası’ndaki gözetleme kulesinden bir fotoğraf. Karşıdaki kule Doğu Almanya’ya ait. İki kule arasında çelik bariyerler var. Ayrıca bariyerlerin önünde tank harekatını önleyici beton tümsekler ve devriye araçlarının geçişi için kullanılan bir yol da mevcut.



Sınır Üstündeki Ev, esas olarak içindeki görseller, sunum şekilleri ve kullanılan dil seçimiyle, sizi gezinin bir sonraki durağı olan ABD üssüne hazırlıyor. Devriye araçları için hazırlanan yoldan geçip, Doğu Almanya gözetleme kulesini geride bıraktıktan sonra eski ABD üssüne giriş yapıyorsunuz. İçeri girer girmez karşınıza çıkan ABD bayrağının asılı olduğu direk ve onun hakkındaki hikaye, Amerikan propagandasının, Almanlar üzerinde ne derece etkili ve başarılı olduğunun da bir göstergesi. Eğer saf duygularla geziye başladıysanız, bu bayrak direğini tavaf ettikten sonra bir yanlışa hacı olmanız an meselesi. Orada bulunan tabelada sunulan efsaneye göre, üs içinde yer alan ABD bayrağının asılı olduğu direk, “Almanya’nın sahibi olarak değil, aksine misafir olarak orada bulunduklarını göstermek için” ABD’liler tarafından toprağa doğrudan temas ettirilmedi. Bunun yerine direk, iki yanında toprağa gömülü bulunan aparatlara monte edilerek işlevini sürdürdü. Gezinin bir önceki durağında, özellikle Doğu Almanya ile ilgili karşılaştığımız nahoş ve kötümser tablodan sonra Amerikalıların bu ince ruhlu davranışı az kalsın bizim de ayağımızı yerden kesecekti. Ne mutlu ki tarih, propagandadan üstün çıktı.

Üsteki gözetleme kulesinden, ABD kampının görünüşü


Bayrak direği hakkında açıklama tabelası


ABD bayrağının asılı olduğu direk, zemine direk temas etmek yerine iki ek destekle ayakta duruyor


Gezimize eşlik eden rehberimizin bir yerde, “ABD’liler olmasaydı biz Almanlar da olmazdık” şeklindeki yorumu ile bütünleşen, bu düşünceyi güçlendiren her türlü ürün ve eser müze genelinde ziyaretçilerin ilgisine sunuluyor. Almanya topraklarının 2. Dünya Savaşı sonrası galip devletler arasında neden pay edildiği, Almanya’nın neden doğu ve batı olarak ikiye bölündüğü, bu bölünmede ABD başta olmak üzere Fransa ve İngiltere’nin rolü ve tesiri gibi birçok başlık, müzenin sergi düzeninde göz ardı ediliyor. Almanya’nın ikiye bölünmesi gibi bir garabetin oluşmasında payı ve sorumluluğu olan ABD siyaseti eleştirel bir gözle incelenmediği gibi Almanya’da yıllarca üs kuran askeri güçleri saygı ve sempati ile anılıyor. Tüm bunların sonucu ise tarihin bilinçli olarak yanlı anlatımından etkilenen ve sosyalizme karşı –en hafif deyimiyle- iyi duygular beslemeyen kuşakların yetişmesi oluyor.

Geziden Başkaca Fotoğraflar

Bir Doğu Almanya askerini resmeden afiş







































Doğu ve Batı Almanya arasındaki sınır kontrollerinde kullanılan bir bariyer





























Doğu Almanya’ya özgü Trabant model bir askeri araç

Üste yer alan ABD’ye ait askeri araçların sergisi











[1] Alfa Noktası’nın orjinal ismi; Point Alpha’dır.
[2] Bad Hersfeld kentindeki Interkulturelles Zentrum / Kültürlerarası Merkez (IKUZ) tarafından düzenlenen gezi, esas olarak Almanya’ya gelen Iraklı ve Suriyeli mültecilerin, Alman tarihini daha yakından tanıması amacıyla gerçekleştirildi. İki Almanya’nın birleştiği gün olan 3 Ekim vesilesiyle dernek her sene benzer geziler düzenliyor.
[3] ‘Fulda Gap’ veya Türkçe karşılığı Fulda Geçidi, Hessen ve Thüringen eyaletleri arasında bulunan ve dağ silsileleri arasında Frankfurt şehrine giden iki alçak geçidi içeren bir bölge. ABD ve NATO, soğuk savaş döneminde Varşova Paktı’nın Frankfurt şehrine yapacağı süpriz bir saldırıda tankları ilerletmek için Fulda Geçidi’ni kullanabileceğini düşünerek Alfa Noktası’ndaki sınır güvenliğine özel önem vermiştir.
[4] Doğu ve Batı Almanya’yı ayıran sınır çizgisinin üstünde bulunduğu için bu adı alıyor.
[5] 1919 Viyana doğumlu Mirko Szwecxuk, 1957 yılında Almanya’nın Hamburg şehrinde yaşamını yitirdi. 1939 yılında, henüz 20 yaşındayken Hitler Ordusu saflarında 2. Dünya Savaşı’na katıldı. 1941 yılında ise Nazi Almanyasının silahlı kuvvetlerine bağlı basın propaganda bölümünde teknisyen olarak görev aldı. Savaştan sonra ölümüne kadar, farklı zamanlarda Hamburg Güzel Sanatlar Akademisi’nde, haftalık Die Zeit ve günlük Die Welt gazetesinde karikatürist olarak çalıştı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder